#ProfesyonellerKonuşuyor- Murat Tan İle İnsan Kaynakları Yönetimi Üzerine Söyleşi

24.02.2019 12:47

 

#Profesyonellerkonuşuyor isimli projemde bu ay, Linkedin üzerinden tanışarak bilgi alışverişinde bulunma şansım olan Murat TAN’ı konuk ediyorum.

C.D: Murat öncelikle ricamı kırmayıp bu söyleşiye vakit ayırdığın için teşekkür ederim. Okurlara öncelikle kendinden ve kariyerinden bahseder misin?

M.T: Merhaba Cihan, bu nazik davetin için öncelikle ben teşekkür ederim.                                    

1986 Kadıköy doğumluyum. Sanayinin kalbi olarak nitelendirdiğim Kocaeli/Gebze’de ikamet ediyorum. Liseden sonra örgün öğrenim sürdüremedim, açık öğretim fakültesinden öğrenimime devam ettim. Bu sırada 6 yıl kadar esnaflık yaptım ve aynı zamanda İnsan Kaynaklarında çalışmak üzere kendime alt yapı hazırladım. Eğitimler, seminerler, söyleşiler v.s derken daha çalışmadan bölüm ile ilgili temel bilgilerle donandım ve iyi de network yaptım diyebilirim.                                                                                                                                                                        

Kısa dönemli çalışmalarla farklı bilgiler edindim ve farklı firma kültürleri ile tanıştım.Daha ileriye zıplamak için bir adım geri çekilmek benim için bir yaşam felsefesi.

C.D: Söyleşimizin konusu, ağırlıklı olarak İşe Alım Fonksiyonunu kapsayacak şekilde ilerleyecek. Sende biliyorsun ki artık üniversite diplomasına sahip olmak tek başına yeterli olmuyor. Bu noktada öğrenci arkadaşların ağırlık sorusu şu; “Yıllardır emek veriyorum sayısız sınava girip binlerce soru çözüyorum gün sonunda elimde mezun olduğumu gösteren bir kağıt parçası ile aylarca iş arıyor ve hayal kırıklığına uğruyorum.  Ne yapmam lazım?” Bir profesyonel olarak, öğrenci arkadaşlarımıza ne gibi tavsiyeler verebilirsin?

M.T: Maalesef ki üniversite diploması tek başına yeterli olmuyor şayet iyi bir üniversiteden iyi bir bölümü iyi bir dereceyle bitirmediysen. Üstelik en az 2 yabancı dil istenir hale geldi. Ne iş yapacağını üniversiteye girmeden önce belirleyip ona göre bölüm seçmeli, bulunduğunuz bölgede hangi işleri yapabilirsiniz?  Hangi iş size daha yatkın belirlemelisiniz. İş arayışında olan yüzlerce işletme mezunu, öğretmen, hatta mühendislik bölümlerinden mezun arkadaşlarımız var. Üzerine istatistik olarak eklenmemek için daha dikkatli seçimler yapmalı ve kendimizi rakiplerimizden farklı kılacak yetkinlikler üzerine yoğunlaşmalıyız.                            

Bence diploma işe girmenin %50’ si geri kalan % 50 ise; çalışmak. İstediğin alanla ilgili güncel bilgi sahibi olabilmek, sadece okulda bize empoze edilen bilgiler asla yeterli değil. Neticede yeni başlayacağım bir mühendissem çizim programlarını çok iyi bilmesem de özellikleri ile ilgili beli başlı bilgilere sahip olmalıyım.

Özgeçmiş bizi mülakata davet ettirir. Örnek vermek gerekirse; Bütün bildiklerimi alt alta yazayım kalabalık görünsün mutlaka ararlar, referansa da mahalleden Cihan’ı yazayım. Telefonla arar söylerim; ararlarsa benimle ilgili iyi şeyler söylesin :)  (Sakın böyle yapmayın arkadaşlar)

Sevgili arkadaşlar, iyi özgeçmiş hazırlamak çok önemli, sıralama çok önemli referanslarınız bizler için inanılmaz önemli, diploma notun kadar eğitim hayatında görev almış olduğunuz projeler çok önemli. Ne kadar azimli ne kadar istekli olduğunu anlayabileceğim başka neresi var ki özgeçmişte.

C.D: Tecrübeli personel arayışında olan işgücü piyasası karşısında gençlerimiz artık isyan noktasına geldi. Konuya realist bakmak gerekirse işverenlerin haklı olarak tecrübeli personele çalışmak istemelerini anlayabiliyorum fakat 20-22 yaşına kadar diploma sahip olmak için okul sıralarında olması gereken gençlerimizde haklı. Bu iki kesim nasıl ortak bir payda da buluşturulabilir?

M.T: 10 ayda yaklaşık 9 yeni mezun mühendis aldım amacımız az para vermek değil, insanı kazanmak, işlemek, değer katmak. Hala bizimle devam edenler olsun ya da başka firmalara gidenler olsun hala olumlu geri dönüşler alıyorum. Dedim ya amacımız insanı kazanmak. Hiçbirimiz büyük firmalarda iş hayatına atılmadık küçük firmalarda büyük tecrübeler kazanmaya çalışmalıyız. Benim gibi düşünen meslektaşım çok ama buna müsaade eden kurum ya da patron çok az. En azından onların gözünde yetiştirilmeye değer biri olmalıyız.

C.D: Bu konuda eminim bana katılırsın. İş arama sürecinde insanların psikolojisi genellikle olumsuz seyreder. Bu seyri tersine çevirmek için adaylara ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsin?

M.T: Bir kere kariyer sitelerinde başvuru yapıp cevap bekleme olayı yeterli değil, iştahlı olduğumuzu İnsan Kaynakları profesyonellerine hissettirmeliyiz. Zaten özgeçmişimi iyi hazırladım 1000 kişilik başvuru var belki atlayabilirler, ben en iyisi firmayı arayayım insan kaynaklarına ulaşayım özgeçmişimi direk göndereyim ne kaybederim ki. İki gün sonra bir daha ararım inceleme fırsatı bulabildiniz mi diye sorarım, ulaşamadım mı LİNKEDİN’ den araştırıp bulur oradan da yazarım, yani bütün şartları zorlamadan umutsuz olmasınlar.

C.D: Koltuğun aday tarafında sen de, ben de oturduk. Zaten zor bir süreçten geçen adayla mülakat yaparken cv tam olarak incelenmeden yapılan mülakat organizasyonları, anlamsız, gereğinden fazla özel hayatı ilgilendiren sorular adayı daha da geriyor. Bu konu da İK Profesyonellerine ne söylemek istersin?

M.T: Görev tanımımızda çalışanlara değer katmak yazmıyor, ama bu bizim ilkemiz. Özgeçmişte askerden geliş tarihinden sonraki ilk işe giriş tarihi arasında ki zaman diliminde ne yaptın gibi anlamsız sorulardan vazgeçilmeli. İlanda ki kıstaslarımızda yazmadıklarımızı adaydan aramak gibi bir hastalık var. Aday zaten zor bir süreçten geçiyor daha önceki mülakatlarında belki hayal kırıklıkları yaşadı.  Adayın olduğu yere kendimizi koyalım derim.  Bir kere sıkılmışım, bunalmışım, zaten işsizlik gibi pahalı, lanet bir işle baş başayım görüşmeden sonra eve dönecek paramda yok üstelik. Kapıdan içeri girerken bir kişi çıktı, iki kişi de oturmuş görüşme sırası bekliyor.                                        

Çok basit bir örnek vereceğim; Mülakatları ayarlarken bir güne 5 – 6 kişi idealdir. Pozisyonu hemen kapatmak için aynı güne bir sürü aday çağırıyoruz. Adayları birbirleriyle karşılaştırmamalıyız yoksa adayların daha mülakata girmeden dikkatleri dağılmaz mı?

C.D: Çalıştığın şirket; Murat Bir Proje başlatıyoruz ve bu yıl hiç deneyimi olmayan 2 arkadaşı istihdam etmek istiyoruz. Seçme, yerleştirme sürecinde tüm sorumluluk sendedir dese. Bu pozisyonlar için görüşmeye gelecek adaylarda hangi özellikleri arıyor olurdun?

M.T: Biz bunu zaten bunu yapıyoruz. Fakat senin de dediğin gibi birtakım kıstaslarım var. Okuldan yeni mezun olmuş özgeçmişinde tecrübe yok, hiç önemli değil eğitim süresinde gerekli donanımı yapmış zaten. Problem çözebilme kabiliyeti olsun, istekli olsun yeter. Bizler hayatlarına dokunarak kariyer basamaklarını belki hızlı değil ama, o basamakların içini doldura doldura gelişimini sağlayacağız.

C.D: İnsan Kaynakları Yönetimi’nin en sık aldığı olumsuz geri eleştirilerden biride şu; Mülakata giriyoruz. Olumlu olursa 2.görüşmeye çağıracaklarını söylüyorlar. Günlerce aramıyorlar biz pozisyonun seyrini sormak için aradığımızda da azar işitiyoruz. Sence bu süreç neden kaynaklanıyor ve nasıl bir çözüm geliştirilmeli?

M.T: Bu tamamen İnsan Kaynakları Departmanı’nın başarısızlığıdır. O koltukta yetkin olmayan insanların olmasındandır, henüz kurum kültürünün olmayışındandır, prosedürlerin olmayışındandır, ne arandığının bilinmeyişindendir. Olumsuz aday zaten görüşme sırasında bellidir görüşme sonrasında olumsuz olduğunu ve hatta neden dolayı olumsuz olduğu söylenmeli adaya ki oda bu eksikliklerini tamamlayabilsin kendini bir sonraki görüşmeye daha doğru hazırlayabilsin. Ya aklımızı kullanıp çıkarlarımız koruyacağız ya da vicdanımızı dinleyip insanlığımızı koruyacağız. Adayı habersiz bırakarak ne çıkarımızı koruruz ne de insanlığımızı..

 

C.D: Murat, çalıştığın şirketlerden yola çıkarak bu soruya cevap vermeni isteyeceğim. Şirket yönetimlerinin İK Departmanlarına ve İK çalışanlarına bakış açısı nasıl? Özellikle bu alanda kariyer yapmak isteyen genç arkadaşlara olumlu veya olumsuz ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsin?

M.T: Bizler departman olarak işveren ile iş gören arasındaki köprüyüz dengeyi biz sağlarız. Öğretmen değiliz ama eğitimciyiz. İletişimi iyi kurabilmeliyiz. İletişime açık, güler yüzlü, samimi ve pozitif olmalıyız, birden fazla işi yürütebilmeliyiz, aynı anda birden çok işi yürütmek de İK uzmanlarında aranılan en kritik özelliklerdendir. Birden fazla iş sürecini aynı anda yönetebilmek, bir işi yaparken bir diğerine geçiş yapabilmek, hızlı düşünebilmek ve çevik olmak bu işin olmazsa olmazıdır. Kesinlikle ön yargılı olmamalıyız, ezberci olmamalıyız ve bizlere olan güveni asla kaybetmemeliyiz. Mülakatlarda bazen sorarlar “Bir hayvan olsaydınız kendinizi hangi hayvana benzetirdiniz.” Klasiktir ama İnsan Kaynakları profesyonelleri ördeğe benzer. Suyun üzerinde sakin, rahat, yavaş yavaş ilerleyen bir duruşu vardır ama suyun altında inanılmaz bir tempoyla çırpınır yol kat edebilmek için.

İşveren bizim suyun üzerindeki halimizi görür, bizler ise çırpınışlarımızı hissettirmek zorundayız.

 

Murat TAN- İnsan Kaynakları Sorumlusu