DÖVİZİN YÜKSELİŞİ VE İŞ DÜNYASINA ETKİLERİ
Genellikle ekonomi haberlerinde duymuşsunuzdur. Döviz yükseliyor Türk Lirası erimeye devam ediyor tarzında haberler, sürekli olarak ekranlarda dönüyor. İyi de bu ne demek? Neden bizi bu kadar ilgilendiriyor? Bırakalım da işin uzmanları konuşsun. İşte o kadar basit değil
Dolar son günlerde sürekli rekor tazelerken, cebimize giren her bir kuruş aslında eriyor ya da erime veya tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. İsterseniz genelden özele doğru inelim önce ülkenin genel ekonomik yapısına bir göz atalım. Ülkemizin genel ekonomik yapısı ithalat üzerine kurulu. Yani dışardan belirli bir döviz karşılığında mamul satın alır, burada ona ufak bir katma değer katar satmaya çalışırız. Özellikle enerji ve petrol konusunda dışa bağımlı olduğumuz için bunların neredeyse tamamına yakınını dışardan alıyoruz yani ithal ediyoruz. Bu ithalat karşılığında da ülkeden belirli bir miktarda döviz çıkıyor. Örneğin; Her ay yurt dışından 10.000 dolar değerinde parça ithal eden bir bilişim şirketi düşünün. Seçimlerden önce 10.000 dolar ödeme yapabilmek için ( 2.60*10.000) =26000 TL ödüyorken bugün dolar kurunun 2.85’ lere gelmesi ile birlikte (2,85*10.000) =28500 TL ödeyecek. Dolayısı ile ülkeden her ay 2500 TL değerinde döviz fazladan çıkacak. Bunu sadece örnekteki bir bilişim firması olarak değil, diğer firmaları katarakta düşünün. En büyük tüketici konumundaki devlet yurtdışından doğalgaz ve petrol gibi daha büyük ölçekli satın almalarda ise fazladan ülke ekonomisinden daha fazla döviz çıkacak.
Şimdi gelelim dövizin bu yükselişinin iş dünyalarına etkilerine. İş dünyasının bir takım oyuncuları var. Bunlar; Şirketler (İşverenler), Çalışanlar, Devlet, Halk. İşverenler doların yükselmesi sonucu ithal edecekleri ürünler için kasalarından daha fazla para çıkarmak zorunda kalırken, karlılıklarını düşürmek yerine, maliyetlerini düşürmek için bir takım aksiyonlar alacaklar. Aksiyonlardan bir tanesi çalışanlarına zam döneminde asgari seviyede zam yapacak belki de çalışanlarının bir kısmının işine son verecek böylece işçilik giderlerinden tasarruf etmeye çalışacak. İşine son verilen çalışan belirli bir süre iş gücüne katılmayacak olup işsizlik fonundan çalışmadığı dönem için ücret alacak böylece üretmeden, tüketerek devlete ek yük olacak. Ya da işverenler ürettiği ürün ya da hizmetleri zamlı fiyatlardan satışa sunacak olup bu da ihtiyacı olan ürüne sahip olabilmesi için vatandaşın cebinden daha fazla ücret çıkmasına dolayısı ile de enflasyona sebep olacak. Bahsettiğim olasılıklar sadece özel sektör için değil devlet için de geçerli. Devlette ithal ettiği petrol, doğalgaz gibi ürünleri zamlı fiyatlardan vatandaşa fatura edecek. Dolayısı ile Türkiye Cumhuriyeti gibi ithalat odaklı bir ülkede dövizin yükselmesi, halkın yaşam standartlarının düşmesine sebep olur. İşte bu sebeple ülke neredeyse her yıl cari açık verirken burada en dikkat çeken kalemin dış ticaret açığı (ithalat > ihracattan ) noktası önem kazanmaktadır. İşsizlik rakamlarına hiç değinmiyorum bile. Dolayısı ile döviz ile iş dünyası birbirine sıkı sıkıya bağlanmış bir ilişkiye sahip.