İŞE ALIMLARDA İÇSEL MOTİVASYON YETKİNLİĞİ NE KADAR SORGULANIYOR?
29.12.2024 18:28Son birkaç haftadır iş süreçlerimde sıklıkla karşılaştığım bir konu oldu motivasyon. Motivasyonun tanımını incelediğimizde; Bir kişi ya da grubu bir hedefe ulaşmak için çalışmaya iten enerji ve coşku durumu olarak ortaya çıkıyor.
Çalışanlar; genelde motivasyon durumunu “Demotiveyim, keyfim yok” v.b. gibi olumsuz kelimelerle ifade ederken, eğer motive ise bu kelimeler yerini, coşkulu ruh hali ve başarılı iş çıktılarına bırakıyor.
Şirketlerin yaptıkları etkinlikleri inceleyin. Hiçbiri bu etkinlikleri yapmak için kanuni bir düzenlemeyle hareket etmiyor. Bu etkinlikler tamamen motivasyon sağlama, çalışan bağlılığını güçlendirme, takım çalışmasına teşvik etme gibi anlamlı stratejiler üzerine kuruluyor. Ciddi bütçeler oluşturuluyor.
Şimdi aşağıdaki sorulara verilecek cevapları düşünmenizi istiyorum;
- Şirketlerin yüzde kaçı motivasyon için bütçe ayırıyor?
- Motivasyon için bütçe ayıran şirketlerde, çalışan bağlılığı ölçümleniyor mu?
- Çalışan bağlılığı yüksek olan şirketlerde turnover olmuyor mu?
- Çalışanlar sürekli motive kalabiliyor mu?
- İşe alımlarda içsel motivasyon yetkinliği, işe alım profesyonelleri tarafından ne kadar sorgulanıyor.
Soruların cevaplarına gelecek olursak;
- Oldukça küçük bir kısım bütçe ayırıyor ve ayrılan bütçe çoğunlukla ani reflekslerle yaratılıyor. Yani bu kalemde öncesinde oluşturulmuş bütçeler yok denecek kadar az.
- Çalışan bağlılığını birtakım anketlerle ölçümleyip veriye dayalı sonuç elde eden ve bu sonuçlar üzerine aksiyon planları geliştiren şirket sayısı da oldukça az.
- Çalışan bağlılığı yüksek olan şirketlerde de elbette turnover oluyor. Bir organizasyonda her çalışanın beklentisine karşılık bulabilme olasılığı yok denecek kadar az.
- Motivasyonel etkinliklerin yaratığı coşku durumu geçici bir rahatlama ve motivasyon hali yarattığı için bir etkinliğin ya da uygulamanın çok uzun süre motivasyon yaratması mümkün olmuyor.
Son sorunun cevabına bu makalenin devamında değinmek istiyorum.
Öncelikle kişisel fikrimin motivasyonu etkileyici birçok faktörü barındırdığını ve çalışanın öncelikle kendi kendini motive edecek bir içsel motivasyona sahip olması gerektiği yönünde olduğunu belirtmek istiyorum.
Şirketler motivasyon için ne kadar bütçe ayırsa da her çalışanı sonsuz motive edecek kaynaklara sahip değil. İktisat derslerinde de anlatıldığı gibi “Kaynaklar sınırlı ihtiyaçlar sınırsız.”
Özellikle yıl sonu ve bütçeler planlanıyorken, şirketlerinden beklentileri olan ve bu beklentilere cevap alamayacak çalışanlar için bu süreci yönetmek kolay olmayacak. İçsel motivasyonu yüksek çalışanlar kuşkusuz bu süreci daha az yıpranarak atlatıp bir şekilde motivasyonunu tekrar sağlayıp yoluna devam ederken, içsel motivasyonu güçlü olmayan çalışanların bu süreci atlatması zor olacak. Belki de fevri hareket edip, yanlış kararlar alıp uzun vadede pişmanlıklar yaşanacak.
İçinde bulunduğumuz ekonomik konjonktürde organizasyonların beklentileri karşılama durumu bir hayli zayıfken, belki de can simidi içsel motivasyonu yüksek insan kaynağı olacak. Peki organizasyonlarda İnsan Kaynakları Departmanları işe alım süreçlerinde adaylarda bu yetkinliği ne derece sorguluyor?
Özeleştiri yapmak gerekirse yakın bir zamana kadar bunu sorgulamıyordum. Masanın aday tarafında oturduğum zamanlarda da bu yetkinliği ölçmeye, analiz etmeye çalışan bir mülakatçı ile tanıştığımı hatırlamıyorum. Birçok meslektaşımın işe alım sürecinde zaten kısıtlayıcı etkenler fazlayken “Şimdi bu da nerden çıktı?” dediğini duyar gibiyim.
Ancak içsel motivasyonu yüksek adayları organizasyona katmıyorsanız ve organizasyonunuzda motivasyon bütçeniz sınırlı ya da mevcut değilse, zamanla mevcut insan kaynağınız toksik çalışan diye adlandırdığımız profillere dönüşüyor ve organizasyon zehirlenmeye başlıyor.
Olumsuz organizasyon havası ve toksik çalışanlar ile ilgili aksiyon almak ise yeni bir bütçe ve süreçler gerektiren bir konu olarak organizasyonların önün çıkıyor.